Cumhuriyet
Atatürk,
mudanya yolu ile bursa’ya gidiyordu. Kalabalik bir halk kitlesi
iskelede etrafini çevirmis bulunmakta idi. Bir kadinin, elinde bir
kagitla Atatürk’e yaklastigi görüldü. Ihtiyar, zayif bir kadindi.
Ata’nin yolunu keserek titrek bir sesle:
- beni tanidin mi ogul? Dedi. Ben sizin selanik’te komsunuzdum. Bir
oglum var; devlet demiryollarina girmek istiyor. Siz onu alsinlar
dediniz. Fakat müdür dinlemedi. Oglumu yine ise almamis..ne olur bir
kere de siz söyleseniz.
Atatürk’ün çelik bakisli gözleri samimiyetle parladi... Elleriyle genis jestler yaparak ve yüksek sesle :
- oglunu almadilar mi? Dedi. Ben tavsiye ettigim halde mi almalidar? Ne
kadar iyi olmus... Çok iyi yapmislar... Iste Cumhuriyet böyle
anlasilacak...
Kadin kalabaligin içinde kaybolmustu. Ve Atatürk adeta vecd (çosku) dolu bir sesle:
- iste Cumhuriyetten bekledigimiz netice... Diyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder